Eğer Tanrı Yoksa...

İyi ve kötünün var olduğuna inanıyor musunuz?

Bu sorunun cevabı Yahudi-Hristiyan değerleri seküler değerlerden ayırır. Mümkün olan en açık örneği vereyim: Cinayet işlemek

Cinayet yanlış mı?

Kötü bir şey midir?

Neredeyse herkes evet cevabını verecektir. Ama şimdi çok daha zor bir soru soracağım:


Nereden biliyorsunuz?


Cinayetin yanlış olduğunu düşündüğünüzden eminim.

Ama nasıl biliyorsunuz?

Size dünyanın geoid şeklinde olduğunu nasıl bildiğinizi sorsam, bana uzaydan fotoğraflar gösterir ya da ölçülebilir veriler sunarsınız. Ama bana cinayet, tecavüz ya da hırsızlığın yanlış olduğunu kanıtlayabilecek hangi ölçümleri veya verileri sunabilirsiniz? 


Gerçek şu ki... bunu yapamazsınız.


Bilimsel gerçekler vardır ancak Tanrı olmadan ahlaki gerçekler yoktur. Tanrısız bir dünyada ahlak hakkında yalnızca görüşler olabilir. Bunlar kişisel görüşler ya da toplumun görüşleri olabilir. Ama yine de sadece birer düşünce olmaktan daha fazlası olamazlar.

Yahudi-Hristiyan değerleri bir ahlak Tanrısının varlığına dayanmaktadır. Başka bir deyişle, cinayetin yanlış olduğunu söyleyen bir Tanrı varsa, cinayet yanlıştır. Aksi takdirde tüm ahlak kuralları fikirden ibarettir.


Şimdi, iki şeyi açıklığa kavuşturmama izin verin.


Birincisi, Tanrı'ya inanmıyorsanız bu, iyi bir insan olamayacağınız anlamına gelmez. Tanrı'ya ve Yahudi-Hristiyan değerlerine inanmayan pek çok iyi ve ahlaklı insan vardır. Ancak bu iyi insanların varlığının, Tanrı yoksa iyi ve kötünün gerçekten var olup olmadığı sorusuyla hiçbir ilgisi yoktur.


İkinci olarak, Tanrı'ya inanıp da iyi olmayan pek çok insan olmuştur, hatta Tanrı adına kötülük yapanların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.


Tanrı'nın varlığı, insanların iyilik yapacağını garanti etmez (keşke öyle olsaydı).

Tanrı'nın varlığı sadece iyi ve kötünün nesnel olarak var olmasını ve sadece fikirlerden ibaret olmamasını sağlar. Dolayısıyla Tanrı olmadan, ahlaki görecelilik olarak bilinen şeyle karşı karşıya kalırız yani ahlak, mutlak değildir ve yalnızca bireye ya da topluma bağlıdır.


Tanrı olmadan, "iyi" ve "kötü" kelimeleri "hoşlanıyorum" ve "hoşlanmıyorum" demenin başka bir yoludur.

Eğer Tanrı yoksa, "Cinayet kötüdür" ifadesi şu ifadeyle aynıdır:

"Cinayetten hoşlanmıyorum."

Buna karşılık pek çok kişi ahlaki mutlaklara ihtiyacınız olmadığını, insanların öldürülmek istemedikleri için cinayet işlemeyeceklerini iddia edecektir. Ancak bu argüman sadece temenni niteliğindedir.

Hitler, Stalin ve Mao da öldürülmek istemiyorlardı, ancak bu onları yaklaşık yüz milyon insanı öldürmekten alıkoymadı. 


Bugün Yahudi-Hristiyan değerlerinin ve ahlaki mutlakların reddedilmesi, ahlaki bir karmaşa dünyasına yol açmıştır. Mart 2015'te New York Times'da bir felsefe profesörü bunu doğrulamıştır.

Şöyle yazmıştı:

"Devlet okullarımızda çocuklara eğlenmek için insan öldürmenin yanlış olduğunun öğretildiğini öğrenseydiniz ne derdiniz? Şaşırır mıydınız? Ben şaşırırdım..."

Profesör daha sonra şunları ekledi: 

"Üniversite birinci sınıf öğrencilerinin ezici çoğunluğu ahlaki iddiaları sadece birer fikir olarak görüyor."

Öyleyse, Tanrı ya da din hakkında ne düşünürseniz düşünün, işte size bir gerçek:

Ahlakın kaynağı olan bir Tanrı olmadan, ahlak sadece bir fikir meselesidir. Dolayısıyla iyi bir dünya istiyorsanız, Yahudi-Hristiyan değerlerinin ölümü sizi korkutmalıdır.