Kutsal Kitabın Kayıp Kitapları mı var? Apokrif Kitaplar?



Bu yazıyı okumaya başlamadan önce Kutsal Kitabın Kanon'u hakkında bilmeniz gerekenler:

Kutsal Kitabın Kanon'u nasıl belirlendi?


Biliyorsunuz Kutsal Kitabın Kayıp Kitapları hakkında çok fazla tartışma var. Hatta "Kutsal Kitabın Kayıp Kitapları" isminde bir sürü kitap bile var. Bu konuda çok fazla tartışma var çünkü insanlar Kutsal Kitap üzerinde dağılmaya sebep olmak istiyorlar. Onun hakkında küçümseyici bir biçimde konuşmayı istiyorlar. Size tecrübelerime bakarak açıkça diyebilirim ki insanlar Kutsal Kitap okumayı görmezden gelmek için bahane arıyorlar. Ve bu bahanelerden bir tanesi de, "Biliyorsunuz yazılan birçok kitap, günümüzdeki Kutsal Kitaba girmeyi başaramadı" denilmesidir. Hadi bunu biraz tartışalım. Kutsal Kitabın Kayıp Kitapları hakkında konuşalım. Öncelikle temel çizgimizi belirtelim.


2.Timoteos 3:16 şöyle diyor: 


(16) "Kutsal Yazılar'ın tümü Tanrı esinlemesidir... "


Peki benim bile yazabileceğim sıradan bir kitabı, Kutsal Kitaptan ayıran şey nedir? Cevap ise Tanrı, Kutsal Kitabın yazarıdır ve 1500 yıl civarında bir sürede 40 farklı kişiye(yazara) Tanrı sözünü esinlenme yolu ile verdi. Ve Kutsal Kitap bize diyor ki, Kutsal Yazılar'ın tümü Tanrı esinlenmesidir. Ve şöyle devam ediyor: 


"...öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır."


Tüm Kutsal Yazılar'ın Tanrı esinlenmesi olduğunu anladığımız zaman kendimize bir soru sormamız gerekecek. Bu ne kadar değerli? Çok değerlidir değil mi? Çünkü Tanrı'dan geliyor. Peki ya dışarıda bir yerlerde kayıp bir kitap varsa? Bu ne kadar değerli olurdu? Bu inanılmaz derecede değerli olurdu. Kutsal Kitabın kayıp kitabının değeri ölçülemezdi bile, paha biçilmez olurdu. Peki insanlar Kutsal Kitabın kayıp kitapları hakkında konuştuğunda ne oluyor? "Hey bakın Kutsal Kitabı kayıp kitabı konusunda bir ip ucu ele ettim ve onu mutlaka çok çalışmalıyım" mı diyorlar? Bunun yerine "Kutsal Kitaba dahil edilmemiş kitaplardan birisi işte" deyip her şeyi bir kenara atıyorlar. Ama bu hiç mantıklı değil. Gelip buna bir örnek olarak Korsan Haritası hakkında konuşalım. Kutsal Kitap yerine bizi altın ve elmaslara götüren bir Korsan Haritasına sahip olduğumuzu düşünelim. Gelecekteki ödüllerin bundan daha iyi olduğunu iddia ederdim ama diyelim ki bu sadece bir Korsan Haritası olsun. Ama biliyorsunuz küçük bir sorunumuz var. Haritanın bazı parçaları eksik. Aslında birçok korsan hikayesi böyledir. Bilirsiniz orada bir harita vardır, birisi onu bulur ve haritanın küçük bir parçası kayıptır. Peki haritanın küçük bir parçası eksikse ne olur? Korsanlar "O halde hazine diye bir şey yoktur" mu der? Veya tüm harita artık değersizdir deyip onu atarlar mı? Hayır, yaptıkları şey; haritada sahip oldukları parçaları alır ve onların üzerinde gerçekten çok çalışırlar. Çünkü bu parçalarda hazine var ve bunu çözebiliriz. Eğer Kutsal Kitabın Kayıp Kitapları var olsaydı ve bunun anlamını derinleştiren insanlar gerçekten Kutsal Kitabın Tanrı sözü olduğuna inansaydı. Öncelikle bu kitaplara elimizde olan kitaplardan bile daha çok çalışırlardı. Kutsal Kitapta eksik kitaplar olduğunu düşünenler buna daha çok çalışırlardı ve tıpkı korsan haritasında olduğu gibi bunların gerçekten de eksik olduğunu düşünmezdi. Ama gerçekte ise söylediğim gibi. Konuştuğum insanlar arasında Kutsal Kitabın eksik kitaplarından bahsedenler bunu genellikle Tanrı'nın tüm sözlerini görmezden gelmek için bir bahane olarak kullanıyorlardı. Ama Tanrı'nın sözü önümüzde duruyor baylar ve bayanlar. Ve bu, göz ardı edebileceğiniz bir şey değil. Bu Tanrı'dan gelen bir bilgidir. 


Peki Tanrı'nın sözünde eksik kitaplar olduğunun söylenmesi nasıl gerçekleşti? Daha önce de söylediğim gibi 1500 yıllık bir zaman diliminde Tanrı, 40 farklı yazar aracılığı ile insanlara konuştu. Tıpkı Musa'ya, Samuel'e, David'e, Hezekiah'a, Yeşaya'ya, Yeremya'ya konuştuğu gibi. Yazarlara konuşursunuz ve onlar da yazarlar. Bizim Kitap, uzmanlarınsa Codex dediği tüm sayfaların bir arada olduğu şey 180 yılına dek yoktu. 180 yılından önce elimizde tomarlar vardı. Çok fazla tomar vardı ve bu da bazı kitapların eksik olduğu savını ortaya çıkartıyor. Tüm bu tomarları kimin takip ettiği düşüncesi var. Bazı tomarlar gözden kaçmış olamaz mıydı? İddia kısaca buydu. Cevap ise, Tanrısal adamlar ve kadınlar Biblical zamanda tıpkı günümüzde bizlerin olduğu kadar Gerçek hakkında kaygılılardı. Ve neyin Tanrı'nın sözü olup neyin olmadığını düzenleme konusunda çok fazla çalıştılar. Eğer Vaiz kitabına gidersek. Bu kitap İsa'dan 950 yıl önce yazıldı ve neredeyse 3000 yıl önce yazılan bu kitapta şöyle diyor:


"Bunların dışındakilerden sakın, evladım. Çok kitap yazmanın sonu yoktur."


Bakın daha 3000 yıl önce bile ortada çok fazla kitap vardı ve Vaiz, çok kitap yazmanın sonu yoktur diyor. Tıpkı günümüzdeki kütüphanelerimiz gibi, çok fazla kitap var. Ama Tanrı'nın adam ve kadınları çok büyük bir dikkatle Tanrı'dan gelen kitapları alıp, onayladı ve bir arada tuttular. Elçi Pavlus'a bakın. Ölmeye çok yakınken 2.Timoteos'ta bakın ne yazmış.


"Troas'ta Karp'ın yanında bıraktığım abayı, Tomarları, özellikle yazı derilerini gelirken beraberinde getir."


Burada Elçi Pavlus hayatının sonlarındayken özellikle Tanrı'nın sözlerini içeren Tomarları ve yazıları ile ilgileniyor. Peki bununla ne yapıyor? Elindekileri diğer (imanlı)kişilere verip, bunlar Tanrı'nın sözleridir diyor. Ve böylelikle Kutsal Kitabın Kayıp Kitapları iddiasına geldiğimizde neler oluyor? Farklı insanlar "Bence ben de Tanrı'nın bazı sözlerini yazabilirim" derdi ve bazı şeyler yazarlardı. Ama o jenerasyondaki o kişileri tanıyanlar, "Sen Tanrı için yazmadın" derdi ve o tomarları ekletmezlerdi. Ama 2000 sene sonra oturduğun yerden, "Bence o tomarları da eklemeliydik" demek çok kolay. Ama o jenerasyonda yaşayan ve o yazarları tanıyan kişiler, onlara kesinlikle güvenmediler ve o yazıları kitaba eklemediler. 


Aslında yapacak bir şeyimiz daha var. Bu dokümanları okuyabiliriz. Ne yapalım? Yeni Ahit Apokrifleri gibi bir kitabı alalım ve okuyalım. Hadi şu Kutsal Kitabın KAYIP kitaplarından birini alalım ve okuyalım. Bakalım ne diyorlarmış. Burada İsa Mesih küçük bir çocuk, orada duruyor ve bir nehre inip suları bir araya getirdi. Musa'nın olayı gibi ama tam tersi. Sonra bir çocuk geldi ve elinde bir çubuk ile orayı dağıttı. İsa onun yaptığını görünce çok öfkelenmişti ve çocuğa "Seni küstah, Tanrısız, mankafa, havuzdaki suyun sana ne zararı vardı? Şimdi sen de ağaç gibi solmalı ne yaprak ne de meyve vereceksin" ve çocuk orada tamamen kurudu. Öldü. Küçük çocuk gelip İsa'nın suyunu dağıtıyor ve İsa da onu öldürüyor. Şimdi bu mu Tanrısal? Bu gerçekten de Tanrı'nın diğer sözlerine uyuyor ve kesinlikle burada mı olmalı? Tamam bakın şimdi, Kutsal Kitabın Kayıp Kitapları hakkında konuşmadan önce onların ne hakkında olduğunu okumanız gerekiyor. Burada Kutsal Kitabın Kayıp Kitapları isminde bir kitap var ve onu okursanız Nicodemus İncili ile alakalı. İsa Mesih Pilatus'a yürüyor ve Muhafızların sancaklarını tutarak duruyorlardı ve o sancaklar kendi kendilerine İsa'ya doğru eğiliyordu. 


Çok fazla Tomar bulunuyordu. Vaiz'in de söylediği gibi yazılmış çok fazla şey var. İnsanlar bunları okudular, incelediler ve gerçeği bulmak istediler. Kutsal Kitabın tomarlarını derleyen insanlar gerçeği, Tanrı'nın sözünü istediler. Onlar Tanrı'nın sözünü dışarıda bırakmak istemediler ama dünyada yazılmış her şeyin de Kutsal Kitaba dahil edilmesi gerektiğini düşünecek kadar da salak değillerdi. Birisi onları "Elçilerin İşleri 2.bölüm veya Nicodemus İncili" olarak adlandırsa bile. Biliyorsunuz. Tanrı'nın bu harika adamları ve kadınları kitapları çalışıyor ve onları sürekli ve sürekli özenle okuyorlardı. Böylece onları derleyip Kanon'a dahil ettiler. Bu sayede bugün keyifle okuduğumuz Tanrı sözüne sahip olduk. Kayıp kitaplar olduğu iddiası ile aldanıp bunun şevkinizi kırmasına izin vermeyin. Tanrı sözünü okuyup onunla yaşayın. Bu size harikalar getirecek.