Vahiy 22:13

"Alfa ve Omega, birinci ve sonuncu, başlangıç ve son Ben'im."
-Vahiy 22:13

"İlk ve Son" ifadesi Kutsal Kitap'ta beş kez kullanılan bir unvandır; Yeşaya'da Tanrı için iki kez (Yeş. 44:6; 48:12) ve Vahiy'de Oğul için üç kez (Vahiy 1:17; 2:8; 22:13).  Üçlübirlikçiler bazen aynı unvan hem Baba hem de Oğul için geçerli olduğundan, her ikisinin de Tanrı olması gerektiği varsayımında bulunurlar.  Ancak bu varsayımın dayandırılabileceği Kutsal Kitaba dayalı hiçbir gerekçe yoktur.  Kutsal Yazıların tamamı incelendiğinde, Tanrı, Mesih ve insanlar için aynı unvanların kullanıldığı görülür.  Örnek olarak "Rab" (bkz. Romalılar 10:9) ve "Kurtarıcı" (bkz. Luka 1:47) ve "Kralların Kralı" (Ezra 7:12; bkz. 1 Tim. 6:14-16) verilebilir.  Eğer diğer unvanlar Tanrı, Mesih ve insanlar için geçerliyse ve bunların hepsini "tek Tanrı" haline getirmiyorsa, o zaman Kutsal Yazılar bize özellikle böyle söylemediği sürece, bu özel unvanların tümünün tek Tanrı olduğu anlamına geleceğini varsaymak için hiçbir neden yoktur.

Bu unvanlara daha yakından bakarak anlamlarını anlamaya çalışalım. "İlk ve Son", "Başlangıç ve Son" ve "Alfa ve Omega" ifadelerinin üçü de birbirine çok benzediğinden ve Vahiy 22:13'te İsa'dan söz edildiğinden, bunları temelde aynı anlamda ele alacağız. 

Peki, Tanrı "Alfa ve Omega" ya da "İlk ve Son" olarak tanımlandığında bu unvanların anlamı nedir? Tarihsel kaynaklarda herhangi bir kişinin "Alfa ve Omega" olarak adlandırıldığına dair bir kanıt olmamasına rağmen, Bullinger bu ifadenin "eski Yahudi yorumcular arasında yaygın olarak kullanılan ve herhangi bir şeyin başından sonuna kadar tamamını ifade eden bir İbranice olduğunu söyler; örn, 'Adem Aleph'ten Tau'ya kadar tüm yasayı çiğnedi' (Jalk. Reub., fol. 17.4)." [1] Birçok akademisyen bu ifadenin bir şeyin başlaması ve bitmesiyle ya da bir şeyin tamamıyla ilgili olduğu sonucuna varmış olsa da, bu anlayış biraz yanlıştır. Bullinger'den yapılan bu alıntıya dikkat ederseniz buradaki ifadenin oldukça farklı olduğunu görebilirsiniz. Özellikle de "Alef'ten Tau'ya" demesi, basitçe Yasa'nın "Alef ve Tau" olduğunu söylememesi kısmı farklıdır. Belki de aradaki fark Türkçe dilinde daha da açık olacaktır. "A'dan Z'ye" demek, "Ben A ve Z'yim" demekten oldukça farklıdır. Biri bir şeyin tamamını, yani alfabenin tamamını ifade ederken, diğeri daha muğlak bir anlam taşır. Dolayısıyla, Bullinger'in kaynağı bize bir unvan olarak "Alfa ve Omega" ifadesinin anlamı hakkında net bir fikir vermemektedir.

Tanrı'ya atıfta bulunan unvanlar olarak "Alfa ve Omega" ve "İlk ve Son" ifadelerinin, bir kategoride tamamen yalnız, benzersiz olmaya atıfta bulunduğunu savunuyoruz. Tanrı'ya bu unvanların verildiği Eski ve Yeni Ahit bağlamlarına bakarak, bu ifadeleri anlamanın en iyi yolunun neden bu olduğunu görelim.

Vahiy 1:8 bağlamında, yazar bize Tanrı'nın bir tanımlayıcısı olarak "Alfa ve Omega"nın anlamı hakkında daha fazla bilgi verir. Şöyle der: 

"Var olan, var olmuş ve gelecek olan, Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, “Alfa ve Omega Ben'im” diyor."

Tanrı var olan, var olmuş ve gelecek olan olandır. Böylece Tanrı her zaman var olmuştur. Sekizinci ayetin sonunda Tanrı'nın "her şeye gücü yeten" olduğu söylenir. Yine de, kutsal yazıların geri kalanından biliyoruz ki, Tanrı bu şeylerin doğru olduğu tek varlıktır, sadece O'na özgüdür. Sadece Tanrı her şeye kadirdir (2Ko. 6:18; Vahiy 4:8; 15:3; 16:7; 19:15; 21:22) ve sadece Tanrı ölümsüzdür (1Ti. 6:16). Yine de O, Mesih'e iman edenlere ölümsüzlük bağışlar (2Ti. 1:10). Tanrı, sanki diğerleri aradaymış gibi, her şeye gücü yeten ilk ve son kişi değil, her şeye gücü yeten tek kişidir.

Yeşaya 44:6'daki kullanımında da "tekliğin" tam olarak bu anlama geldiğini görüyoruz. "İlk ve son benim, benden başka Tanrı yoktur." der. Tanrı 8. ayette şöyle devam eder: "Benden başka Tanrı var mı?" Görüyoruz ki vurgu, Tanrı'nın bir şekilde ilk ve bir şekilde son olduğu, diğer varlıkların ortada olduğu ya da Tanrı'nın bir şeyi başından sonuna kadar tamamladığı değil, ifadenin vurgusu Tanrı'nın eşsizliğidir. O'nun gibi başka hiç kimsenin olmadığından, İlk ve Son Tanrı olduğundan, tek Tanrı olduğundan söz eder (Yeşaya 44:6; Yuhanna 17:3).

Yeşaya 48:12'de, "ilk Ben'im, son da Ben'im" ifadesinin anlamı biraz daha belirsizdir. Ancak, Tanrı'nın eşsiz Tanrı olduğu vurgusu hem öncesinde hem de sonrasında doğrudan bağlam içindedir. Önce, Yeşaya 48:11'de, "Görkemimi başkasına vermeyeceğim" der ve söz konusu ifadeden hemen sonra, "Yeryüzünün temelini elimle attım, gökleri sağ elim gerdi" der. Yakın bağlam Tanrı'nın eşsizliğini güçlendirmektedir, her şeyi sadece O yaratmıştır (Yar. 1:1; Mezm. 104:24; 121:2) ve sadece O yüce görkemi ve onuru, tek Tanrı'nın yüceliğini hak eder (Yeş. 48:11).

Ayrıca "İlk ve Son" ve "Alfa ve Omega" unvanlarının İsa'ya atıfta bulundukların ayetlerde de aynı şekilde benzersizlik anlamı taşıdıklarını görüyoruz (Vahiy 1:17; 2:8; 22:13). Vahiy 1:17-18'de,

"İlk ve son Ben'im. Diri Olan Ben'im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir."

şeklinde yazıldığını okuruz. Benzer şekilde Vahiy 2:8'de de 

"Ölmüş ve yaşama dönmüş, ilk ve son olan" 

şeklinde yazıldığını okuruz. Bunlar sadece İsa'nın sahip olduğu özelliklerdir. Sadece o öldüğü halde üç gün sonra bir daha ölmemek üzere diriltilmiştir, sadece o günahkâr için ölerek gerçek kefareti sağlayabilirdi (İbraniler 10:12) ve sadece o ölümün ve Hades'in anahtarlarına sahiptir (yani insanlara sonsuz yaşam vererek onları ölümden kurtarabilir). Petrus Krallığın anahtarlarını almıştır (Matta 16:19) ama Ölümün ve Cehennemin anahtarları sadece İsa'dadır. İsa bu konuda tamamen eşsizdir.

Aynı şekilde, Vahiy 22:12-13'te şöyle okuruz: "İşte tez geliyorum! Vereceğim ödüller yanımdadır. Herkese yaptığının karşılığını vereceğim. Alfa ve Omega, birinci ve sonuncu, başlangıç ve son Ben'im...." Tıpkı Vahiy 1:17 ve Vahiy 2:8'de olduğu gibi, İsa'nın eşsiz özellikleri "İlk ve Son" unvanının hemen yanında belirtilmiştir. İsa bu bağlamda eşsizdir, çünkü Tanrı tüm yargıyı Oğul'a devretmiştir, başka kimseye değil. Başka hiç kimse "herkese yaptığı işe göre karşılık vermeyecektir". İsa'nın, "Ben Tanrıyım, başkası yok, Alfa ve Omega, İlk ve Son" dememesine dikkat edin (eğer bunu demek isteseydi bu şekilde ifade ederdi). İsa'yı "Alfa ve Omega" yapan şey onun Tanrı olması değil, tek gerçek Mesih ve her insanı yargılayacak olan tek kişi olmasıdır, çünkü Tanrı tüm yargıyı Oğul'a devretmiştir (Yuhanna 5:22).

Ayrıca, İsa'nın Tesliscilerin savunmak istediği kısmı nasıl hiç tekrarlamadığına dikkat edin. Yeşaya'da geçen "Benden başka Tanrı yoktur" ifadesini aktarmaz, bunun yerine basitçe şöyle der: "Ben İlk ve Son'um". Bu sözü söylemek birini Tanrı yapmaz. Ancak, "benden başka Tanrı yoktur" demek İsa'yı Tanrı yapardı. Oysa İsa bunu söylememiştir. Birisi Eski Ahit'ten alıntı yaptığında ya da Eski Ahit'teki bir bölümle benzer bir dil kullandığında, o bölümdeki her şeyi Yeni Ahit'teki duruma uygulamak doğru bir tefsir değildir. Örneğin, Mezmur 45:7'den alıntı yapan ve bunu İsa'ya uygulayan İbraniler 1:9'da, Mezmur 45'in tamamını İsa'ya da uygulayamayız. Bu büyük bir sorun olurdu çünkü 45.Mezmur'daki Kral'ın bir karısı vardır (Mezmur 45:9) ancak İsa'nın yok. Peki, Vahiy 22:13 gibi yerlerde bunu yapmak için nasıl bir gerekçemiz olabilir? Vahiy 22:13'te İsa Tanrı olduğunu iddia etmez, bu yüzden bunu metne ithal etmemeliyiz.

Patrick Navas, Vahiy 1:17 ile birlikte bu metnin İsa'yı Tanrı olarak adlandırmamasının bir başka nedenini daha vermektedir:
"İsa 'ölü olan' ama şimdi yaşayan kişidir.... Vahiy kitabında İsa'nın kendisini 'İlk ve Son' olarak tanımladığı üç örnekten ikisinde, bu ifade onun ölümü ve ardından dirilişiyle bağlantılı olarak verilmiştir. ...Bu durumda 'İlk ve Son', 'Tanrı (Her Şeye Gücü Yeten), Ebedi Olan' anlamına geliyorsa, İsa'nın gerçekte 'Ben Ebedi Tanrı'yım, öldüm ama dirildim' demesi ne şekilde mantıklı olabilir? Tanrı'nın ölmüş olması ya da öldüğünü söylemesi ne kadar garip ve imkânsız değilse bile ne kadar olasılık dışı olurdu? Birçok Üçlübirlikçi bile 'Tanrı'nın' ya da 'Mesih'in ilahi doğasının/özünün' hiçbir şekilde ölmediğini öğretmektedir. ...Dolayısıyla Üçlübirlikçiler, sonuç olarak, İsa'nın kendisini 'İlk ve Son' olarak adlandırarak Tanrı olarak tanımladığını ve hemen ardından, öldüğü gerçeğinden dolayı 'insan doğasına' geçtiğini ya da ondan konuştuğunu iddia etmek zorunda kalacaklardır. Bu açıkça Kutsal Yazılarla 'hızlı ve gevşek oynama' durumu olacaktır."[2]

Dolayısıyla, "Ben İlk ve Sonum" ifadesi bir kategoride benzersiz olmak anlamına gelir. Wilt Chamberlain, 2 Mart 1962'de bir NBA maçında 100 sayı atmıştır. Bunu yapan ilk ve muhtemelen son kişidir, çünkü bu öyle inanılmaz bir başarıdır ki muhtemelen bir daha asla tekrarlanamayacaktır. Bu nedenle, haklı olarak bunu yapan "İlk ve Son" kişi olarak adlandırılabilir. Kusursuz bir yaşam sürmesi, ölmesi, ardından öldüğü gibi dirilmesi ve dünyayı kusursuz bir doğrulukla yargılayacak olması mümkün olan tek kişidir. Dolayısıyla, İsa da aynı şekilde rahatlıkla "Ben İlk ve Son'um" diyebilir (Va. 1:17; 22:13). 

Hem Tanrı hem de İsa Mesih kendi tarzlarında "Alfa ve Omega" olduklarından, bu unvanın her ikisi için de geçerli olabileceğine inanmak için iyi bir neden vardır ve bunun ikisini "tek Tanrı" haline getirmesi için iyi bir neden yoktur. "Rab", "Kurtarıcı" ve "Kralların Kralı" unvanları hem Tanrı hem Mesih hem de diğer insanlar için geçerlidir (Ezra 7:12; Dan. 2:37).  "Rab", "Kurtarıcı" ve "Kralların Kralı"nda olduğu gibi, bu unvan her ikisine de uygundur. 


Morgridge, p. 122 

Racovian Catechism, pp. 157-163 

Snedeker, p. 469

[1] E. W. Bullinger, Commentary on Revelation, 147-48.

[2] Patrick Navas, Divine Truth or Human Tradition, Authorhouse, 2011, pp. 585-588.