İsa'nın günahları bağışlaması onu Tanrı yapar mı?

Tanrı ona bu yetkiyi vermişti. Okuyalım:

"Halk bunu görünce korkuya kapıldı. İnsana böyle bir yetki veren Tanrı'yı yücelttiler." (Matta 9:8)

Halk burada İsa'yı değil ona böyle bir yetki veren Tanrı'yı yüceltiyor. Ayrıca aynı yetki daha sonra havarilere de verilmiştir:

"Kimin günahlarını bağışlarsanız, bağışlanmış olur; kimin günahlarını bağışlamazsanız, bağışlanmamış kalır." (Yuhanna 20:23)

Eğer kilise, günahları bağışlamanın bir kişiyi Tanrı yaptığı konusunda ısrar ediyorsa şu soruyu sormalıyız: bu ayetteki durumda bu yetkiyi alan Havariler de mi Tanrı oldu?

Yuhanna 3:2

geceleyin ona gelip, “Rabbi, senin Tanrı tarafından gönderilmiş bir öğretmen olduğunu biliyoruz, çünkü Tanrı onun yanında olmadıkça hiç kimse senin yaptığın bu belirtileri yapamaz” dedi. 

3:2

"ona gelip" Kutsal Kitap Nikodim'in İsa'ya neden geldiği konusunda sessizdir, bu da ya bunu kendi başımıza bulabileceğimiz ya da gerçekten önemli olmadığı anlamına gelir. Bu örnekte, Kutsal Kitap bize Nikodim'in İsa'ya gelmesinin akla yatkın bazı nedenlerini anlamamıza yetecek kadar bilgi verir.

İlk olarak, aynı dönemde Vaftizci Yahya'nın da Yeruşalim'e bir günlük mesafeden daha uzak olmayan “Ürdün'ün ötesindeki Beytanya'da” aktif olarak hizmet ettiği bilgisini hatırlamalıyız. Yahya, Tanrı'nın Krallığının çok yakın olduğunu ve Mesih'in zaten aralarında olduğunu öğretiyordu (Matta 3:2; Yuhanna 1:26) ve "bütün Yahudiye halkı ve Yeruşalimliler'in hepsi ona geliyordu" (Markos 1:5). Bu, çok sayıda insanın Yahya tarafından teşvik edildiği ve bölgenin Mesih ve Mesihsel Krallık hakkında konuşmalarla çalkalandığı anlamına geliyordu. Yahya'nın insanlar üzerinde yarattığı etki, Yeruşalim'deki Yahudi yöneticilerin onu sorgulamaları için bazı Ferisileri göndermelerine yetmişti (Yuhanna 1:24) ve Nikodim de ya onlardan biriydi ya da getirdikleri rapordan haberdardı.

Nikodim, Krallığın yakın olduğu ve Mesih'in insanların arasında olduğu öğretisiyle zaten heyecanlanmış olacağından, Yeruşalim'e bir öğretmen olarak ilk gelişinden itibaren güçlü bir şekilde öğreten, mucizeler yapan ve hatta para masalarını devirerek ve hayvanlarını kovarak Tapınak yetkililerine meydan okuyan bu yeni genç rabbiye karşı özellikle hassas olmalıydı. Nikodim İsa'nın bir “öğretmen” olduğu ve “Tanrı tarafından gönderilmiş” olduğu sonucuna varmıştır. Bu nedenle, İsa'ya gelmesinin en azından bir nedeni onun öğretileri ve inanışı hakkında daha fazla bilgi edinmekmiş gibi görünüyor. Tabii ki, o sırada Nikodim İsa'nın Mesih olduğuna inanmıyordu. Nikodim hâlâ Ferisilerin geleneklerine ve inançlarına bağlıydı; İsa'ya kurtulmak için gelmiyordu. Birinin Tanrı tarafından gönderilmiş bir öğretmen olduğuna inanmakla, onun Mesih olduğuna inanmak arasında büyük bir fark vardır.

Belki de Nikodim'in İsa'ya gelmesinin daha güçlü bir nedeni, Yahya'nın Krallığın yakın olduğuna dair öğretisine inanması ve dolayısıyla da Mesih'in insanların arasında bir yerde olduğuna inanması olabilir. Bu, yakın gelecekte bir tür isyan ya da devrim olacağını düşündüğü anlamına da gelir. Mesih'in zamanındaki Yahudiler, Mesihsel Krallığın yeryüzündeki krallıkların yerini alacağını düşünüyorlardı ancak bunun tam olarak nasıl gerçekleşeceğini düşündükleri oldukça belirsizdir.

İsa Krallığı Yahudileri birleştirerek ve Romalıları devirerek getirmeyecekti. Krallık yeryüzünde tamamen farklı bir şekilde kurulacak ve büyük ölçüde Tanrı'nın ölümden dirilttiği insanlar tarafından doldurulacaktı (bkz. Yeşaya 26:19; Hezekiel 37:9-14; Daniel 12:2). Bir kişinin Krallığın bir parçası olabilmesi Romalıları devirecek kadar güçlü olmasıyla değil, Doğruların Dirilişinin bir parçası olacak kadar dindar olmasıyla mümkün olacaktır (bkz. Yuhanna 5:29). 

"geceleyin" Nikodim tanınmamak için İsa'ya gece vakti gelmiştir.  Nikodim, Celile'den gelen bu genç Rabbi'nin düşünüldüğü bir hayal kırıklığına dönüşeceğinden emin değildir. Bu yüzden ihtiyatlı bir şekilde araştırır.

"Rabbi" Bu terim “öğretmen” anlamına gelir ve saygılı bir hitaptır. İsa'nın yaptıkları Nikodim'i etkilemişti ve İsa'nın Tanrı tarafından gönderildiğini biliyordu.

"biliyoruz" Burada Yuhanna 2:23'teki iman eden “birçok” kişiden söz edilmektedir. Nikodim'in akranları olan din önderleri kastedilmemektedir, çünkü onlar İsa'nın Tanrı tarafından gönderildiğine inanmıyorlardı ve onun sahte bir peygamber olduğunu düşünüyorlardı.

"Tanrı tarafından gönderilmiş" Grekçe apo edatı (#575 ἀπό) bu bağlamda basitçe “-den -dan” anlamına gelmektedir. İsa Mesih Tanrı'dan gelen bir öğretmendi. Tanrı tıpkı melekleri ya da peygamberleri gönderdiği gibi onu da göndermişti. Bazı insanlar bu ayetle Üçlü Birlik'i ya da Mesih'in önceden varoluşunu desteklemeye çalışmışlardır, ancak bu ayet bu anlama gelmek zorunda değildir. Aslında Nikodim'in “Rabbi, senin ‘Tanrı'dan gönderilmiş’ bir öğretmen olduğunu biliyoruz” diyerek söze başlaması, ayetin hiçbir şekilde enkarnasyon ya da Üçlü Birlik'ten söz etmediğini gösterir. Ne Nikodim ne de ifadesinde bahsettiği “biz”, Üçlü Birlik ya da enkarnasyon hakkında herhangi bir bilgisi olmayan kişilerdi. Nikodim ve kendisini de dahil ettiği "biz" ifadesindeki kişiler tam olarak Nikodim'in söylediklerine inanıyordu: İsa'nın Tanrı'dan gelen bir öğretmen olduğuna, yani sahte bir peygamber olmadığına.

Yuhanna 3:1

Ferisiler'den Nikodim adında bir kişi, Yahudiler'in bir yöneticisi,

3:1

Nikodim Ferisiler'den “biriydi”, yani onlardan biriydi. Bazı çeviriler ayeti basitleştirerek sadece “Nikodim adında bir Ferisi vardı” der.

"Ferisiler" Bu kelime Grekçe metinde Pharisaios'tur (#5330 Φαρισαῖος) ve Aramice “ayrılmış” anlamına gelen perishaya kelimesinin çevirisidir. Ferisiler kendilerini kirli kılan ya da tanrısal olmayan şeylerden ve ayrıca tanrısal olmadıklarını düşündükleri diğer kişilerden ayırırlardı. Onlar hakkındaki bilgimiz elimizdeki kaynaklarla sınırlıdır. Bu Grekçe terim ilk kez Yeni Ahit'te yer alır ve Josephus'ta geçer, ancak Yeni Ahit dönemine ait başka hiçbir Yahudi ya da Greko-Romen yazısında geçmez. Bu grubun İsa'dan önce de var olduğuna şüphe yoktur, bu yüzden Yeni Ahit'te bu kadar etkili olmuştur, ancak o dönemden günümüze hiçbir açıklama ulaşmamıştır. Bu terim kanonik olmayan ve daha sonraki Hristiyan metinlerinde (örneğin Thomas İncili) ve Kilise Babalarının yazılarında bulunur. "Süleyman'ın Mezmurları" olarak adlandırılan ve muhtemelen MÖ birinci yüzyılın ortalarında yazılmış olan metin, Ferisilere ait bir metin olarak düşünülmüştür ancak hiçbir zaman tam olarak bu şekilde tanımlanmamıştır.

Josephus bize Ferisilerin Grekler gibi ruhun ölümsüzlüğüne inandıklarını söyler, bu da zengin adam ve Lazar benzetmesinin (Luka 16) neden onlarda bir etki yarattığını açıklar. Bununla birlikte, Elçilerin İşleri 23:6-8'den de anlaşılacağı gibi, ölümden dirilişe de inanıyorlardı. Bu iki inancı nasıl uzlaştırdıkları açık değildir. Josephus bize Ferisiler'in doğru kişilerin ruhunun başka bir bedene geçtiğine inandıklarını söylediğine göre, iyi insanların ruhlarının dirilişe kadar atalarla (bkz. “İbrahim'in koynunda”; Luka 16:22) birlikte olabilecekleri “Cennet ”te beklediklerini düşündüklerine inanmak mantıklıdır. Birçok Hristiyan da buna benzer bir inanca sahiptir yani ölmüş Hristiyanların ruhlarının cennette olduğu ve gelecekte dirilmiş bedenleriyle birleşeceği inancı.

Yuhanna 3:1 ayetinin Nikodim'den özellikle Ferisi olarak bahsetmesi, İsa'nın onunla ölümden diriliş hakkında konuşmasının nedenlerinden birini anlamamıza yardımcı olur. İsa Dağdaki Vaaz'ı yeryüzünde kurulacak olan Mesih Krallığı hakkında bir öğretişle açmıştı çünkü neredeyse hiç kimse bunu anlamamıştı. Benzer şekilde, Nikodim ile tartışmasını da Krallığa diriliş hakkında açmasının bir başka nedeni de Nikodim'in bunu anlamamış olmasıdır.

"Yahudiler'in bir yöneticisi" Nikodim, Başkâhin'in başkanlık ettiği 70 kişilik Yahudi yönetim kurulu olan Sanhedrin'in bir üyesiydi (bkz. Yuhanna 7:50).

Yuhanna 2:24

Fakat İsa onlara güvenmedi çünkü tüm insanların doğasını anlamıştı.

2:24

"Fakat İsa onlara güvenmedi" İsa insanların kendisinin Mesih olduğunu kabul etmelerinden kesinlikle memnun olsa da onlara güvenmedi. Onların Mesih'in ne yapacağını gerçekten anlamadıklarını biliyordu. Annesi Meryem bile onun aklını kaçırdığına inanmaya başlamıştı (Markos 3:21).

"tüm insanların doğasını anlamıştı" Bu ifade Baba'nın Oğlu İsa'ya ne kadar çok vahiy verdiğini gösterir. Bu cümle İsa'nın her insanı doğuştan bildiği değil, Tanrı'nın ona insanlar hakkında bilmesi gerekenleri söylediği anlamına gelir ve bu cümle İsa'nın Nikodim'le karşılaştığı Yuhanna 3:1'e zemin hazırlar.

Yuhanna 2:23

Fısıh Bayramı sırasında Yeruşalim'deyken, yaptığı belirtileri gören birçok kişi O'nun adıyla iman etti.

2:23

Bu ayet Nikodim kayıtlarıyla birlikte gruplandırılmalı ve bu nedenle "2:23" yerine "3:1" olarak numaralandırılmalıydı. İsa'nın Nikodim'le neden bu şekilde konuştuğunu anlamanın en büyük anahtarı, İsa'nın "insanda ne olduğunu bilmesi"ydi (Yuhanna 2:25). 23. ayet bize Nikodim olayının ne zaman ve nerede gerçekleştiğini anlatır. Nikodim, Yahudi yönetim kurulu olan Sanhedrin'in bir üyesiydi ve bu nedenle Yeruşalim'de ya da Yeruşalim'e çok yakın bir yerde yaşamış olmalıydı.

"belirtileri" İsa'nın yaptığı mucizeler İncil Yuhanna'da "belirtiler" (semeion; #4592 σημεῖον) olarak adlandırılır. Belirti, başka bir şeye işaret eden bir şeydir ve bu tıpkı bir yol işaretinin yolda yaklaşan bir şeye ya da yolcunun bilmesi gereken bir duruma işaret etmesi gibidir. Yuhanna'da İsa'nın yaptığı mucizeler "belirti" olarak adlandırılır ve onun Mesih olduğuna işaret eder.

"Fısıh Bayramı" Yahudi takviminde her erkeğin katılması gereken üç büyük bayramdan biridir (Çıkış 23:14-17; Yasa'nın Tekrarı 16:1-17; 2.Tarihler 8:13). Bu, İsa'nın hizmeti sırasında katıldığı iki Fısıh Bayramı'ndan ilkidir. İkincisinde tutuklanmış ve çarmıha gerilmiştir.

"O'nun adıyla iman etti" Bu bir deyimdir ve insanların İsa'nın Mesih olduğuna inandıkları anlamına gelir. Burada belirtilmeyen ama olayları anlamamız için çok önemli olan bilgi ise, o zamanki insanların Mesih hakkında bizim düşündüğümüzden çok farklı düşündükleridir. Örneğin bizler İsa'nın ikinci gelişini biliyoruz ve Mesih dönemini bir bütünlük içerisinde ele alabiliyoruz (İlk gelişinde barış mektubunu iletmesi, acı çekip çarmıha gerilmesi; ve İkinci gelişinde gelip dünyayı fethetmesi dönemi). O zamanki insanlar ise bunun aksine İsa'nın Mesih olduğu için bir noktada gelip bir ordu toplayacağına, Romalıları ve dünyadaki diğer hükümetleri devireceğine ve yeryüzünde krallığını kuracağına inanıyorlardı(dünyasal bir görüşle). En yakındakiler olan elçiler bile onun ölümünü ve dirilişini, dirilip kendilerine görünene kadar anlamamışlardı (Luka 24:45-48). Bu yüzden Kutsal Yazılar insanların "O'nun adına" inandıklarını söylediğinde, İsa'nın vaat edilen Mesih olduğunu "anladılar", ancak bunun İsa'nın dünyasal misyonu, hizmeti ve hayatını nasıl yaşayacağı konusunda ne anlama geldiğini "anlamadılar".

Yuhanna 2:22

İsa ölüler arasından diriltildiğinde, öğrencileri onun bu sözlerini hatırladılar. Kutsal Yazılara ve İsa'nın söylediği söze iman ettiler.

2:22

"diriltildiğinde" Ayetteki bu ifadeye dikkat etmeliyiz çünkü Son Akşam Yemeği'nde bile elçiler İsa'nın öleceğine ve hatta ölümden dirileceğine bile inanmamışlardı. Ancak İsa ölümden dirildikten ve onlara göründükten sonra iman etmişlerdir.

Yuhanna 2:19

İsa onlara, "Siz bu tapınağı yıkarsanız, ben onu üç gün içinde yeniden kuracağım" diye karşılık verdi.

2:19

"ben onu üç gün içinde yeniden kuracağım" İsa burada, Yahudilerin sorduğu "Yaptığın şeyi yapma yetkisine sahip olduğunu kanıtlamak için bize hangi belirtiyi göstereceksin?" sorusuna çok uygun bir yanıt vermişti. İsa biraz önce tapınağı ticaret evine dönüşmüş olduğu durumdan temizlemişti ve bunu yapma yetkisine de sahipti çünkü o Mesih'ti. Ama Mesih olduğunu gösteren işaret neydi? Dirilişti! İsa, o kuşağa diriliş dışında hiçbir belirti (yani açık ve tartışılmaz bir belirti) verilmeyeceğini söylediğinde bunu açıkça belirtmişti (Matta 12:40). Ayrıca Petrus, Pentikost Günündeki öğretisinde İsa'nın Efendi ve Mesih olduğunu kesin olarak gösterenin diriliş olduğunu açıkça belirtmiştir (Elçilerin İşleri 2:36).