Son günlerin zamanını ve tarihini belirlemeye çalışmak neden yanlıştır?

Bazen insanlar gerçekten odaklanmamız gereken ve Kutsal Yazılar içerisinde yanıtları gizli olan yüzlerce soruyu bir kenara bırakıp Tanrı'nın vermediği ve bilinemeyeceğini özellikle vurguladığı bilgilerin peşinden koşarlar. Bu konulardan bir tanesi de tarihte birçok kişinin hesaplamaya çalıştığı kıyamet saatidir. Bu yazının sonunda neden bu saati hesaplamanın aynı zamanda da bir anlamda Tanrı'ya isyan olduğunu göreceğiz. Öncelikle İsa'nın bizim kıyamet saatini bilmemize gerek olmadığını söylemesi gerçeği ile başlayalım:


'İsa onlara, “Baba'nın kendi yetkisiyle belirlemiş olduğu zamanları ve tarihleri bilmenize gerek yok” karşılığını verdi.'
-Elçilerin İşleri 1:7


Tanrı bizim bu saati ve zamanı bilmemize gerek görmemişti. Ama tek başına bu ayet bizlere bu saatin bilgisinin bazı kişilerde olup olmadığı hakkında bilgi vermez. Bunun için bu bilginin kimlerde olduğunun açıklandığı başka bir ayete bakmamız gerekir:


"O günü ve o saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Baba'dan başka kimse bilmez."
-Markos 13:32, Matta 24:36


Yani Tanrı'nın yürüyen bilgeliği olan İsa Mesih bile böyle bir bilgiye sahip değildi. O günün bilgisinin kimsede olamayacağını söylüyor ve bunu sadece İsa Mesih söylememişti. Eski Ahit peygamberlerinden Zekeriya peygamber şöyle yazdı:


"Özel bir gün, yalnız RAB’bin bildiği bir gün olacak."
-Zekeriya 14:7


Bu durumda çok zorlama da olsa bu saatin yalnızca belirli bir zaman için kimse tarafından bilinmediği ve bir gün bilinebileceği yorumunu çıkartabilir miyiz? Kutsal Kitabı dikkatlice izlememiz bu ihtimale de herhangi bir kapı bırakmamaktadır:


"Siz de hazır olun. Çünkü İnsanoğlu beklemediğiniz saatte gelecektir."
-
Luka 12:40


Luka kaydı İsa'nın insanların beklemediği bir saatte geleceğini söyler ve aynı öğreti benzetme içerisinde devam eder:


"...onun beklemediği günde, ummadığı saatte gelecek..." (Luka 12:45-46)


Eğer bu saati ve zamanı bir gün hesaplayabileceksek bu ayetlerin hiçbir anlamı olmazdı. İsa Mesih gelecekte dahi bu zamanın insanların hiç beklemedikleri bir saatte gerçekleşeceğini söylüyor.


Peki Kutsal Yazıların tamamlanmasından günümüze kadar olan süreçte neler oldu? Zaman zaman çeşitli kişiler ve gruplar elçilik iddiasında bulunmak adına kıyamet gününe ve saatine dair pek çok tahminde bulundu. Bunu İsa'nın o günü kimsenin bilemeyeceğini söylemesine rağmen yaptılar ve şaşırtıcı olmayan bir şekilde bu kişilerin tahminleri her zaman yanlış çıktı. Her zaman. Hepsinin tahmini günü geldiğinde gerçekleşmedi ve çok açık olmasına rağmen peygamberlik iddiaları bir kez daha Kutsal Kitap tarafından yalanlanmış oldu:


" ‘Bir sözün RAB'den olup olmadığını nasıl bilebiliriz?’ diye düşünebilirsiniz. Eğer bir peygamber RAB'bin adına konuşur, ama konuştuğu söz yerine gelmez ya da gerçekleşmezse, o söz RAB'den değildir. Peygamber saygısızca konuşmuştur. Ondan korkmayın."
-Yasa'nın Tekrarı 18:21-22


İsa'nın kimsenin beklemediği bir saatte geleceğine dair ek ayetler:


"İşte hırsız gibi geliyorum! Çıplak dolaşmamak ve utanç içinde kalmamak için uyanık durup giysilerini üstünde bulundurana ne mutlu!"
-Vahiy 16:15


"Ama Rab'bin günü hırsız gibi gelecek. O gün gökler büyük bir gürültüyle ortadan kalkacak, maddesel öğeler yanarak yok olacak, yer ve yeryüzünde yapılmış olan her şey yanıp tükenecek."
-2.Petrus 3:10


Bunun için uyanık kalın. Çünkü Rabbiniz'in geleceği günü bilemezsiniz. Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın gece hangi saatte geleceğini bilse, uyanık kalır, evinin soyulmasına fırsat vermez. Bunun için siz de hazır olun! Çünkü İnsanoğlu beklemediğiniz saatte gelecektir.
-Matta 24:42-44


Kardeşler, bu olayların zamanı ve tarihi konusunda size yazmaya gerek yoktur. Çünkü siz de çok iyi bilirsiniz ki, Rab'bin günü gece hırsız nasıl gelirse öyle gelecektir. İnsanlar, “Her şey esenlik ve güvenlik içinde” dedikleri bir anda, gebe kadının birden sancılanması gibi, ansızın yıkıma uğrayacak ve asla kaçamayacaklar.
-
1. Selanikliler 5:1-3


İncil'e göre İsa Mesih'in tekrardan gelişi bilinmeyen bir zamanda hırsız gibi olacaktır. Hırsız gibi ifadesi ise bunun kimsenin beklemediği bir zamanda gerçekleşeceğine dair bir benzetmedir. Eğer İsa'nın gelişi yani gelmek ifadesi, saat sonrası İsa'nın hazır bulunuşu anlamına geliyorsa bile (artık bu ne demekse) yani kıyamet sonrasına işaret ediyorsa ve eğer İsa'nın hazır bulunması bilinmeyen bir zamanda olacaksa o zaman kıyamet zamanı da bilinemezdir.


Olası itirazlar:


İtiraz 1: Kıyamete dair anlatımlardan bu tarihi tespit edemez miyiz? ve "bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak" sözü bize bu konuya bağlanabilir mi?

Cevap: Kıyamete dair belirti ve anlatımlar vardır ancak bunların hiçbirisi belirli bir zamanı ölçmek ve belirlemek için yazılmamıştır.


İsa'nın "bu kuşak ortadan kalkmayacak" sözü Yeni Ahit diline yabancı kişiler tarafından yanlış anlaşılmaktadır ve bu, konuyla çok ilgili değildir. Bu konudaki açıklamayı İbranice ve Grekçe dillerinde profesör olan ve aynı zamanda da Yeni Ahit uzmanı olan Sir Anthony Buzzard'a bırakıyorum:




İtiraz 2: Yahudi din alimleri kıyametin tarihini hesaplamışlar. Demek ki bunun bilinebilir bir bilgi olduğu Yahudilerce bile bilinmektedir.

Cevap: Son günlerin tarihini hesaplamaya çalışanlar bazen hiç inanmadıkları ve çoğu zamanda nefret ettikleri Yahudi geleneğini yani Talmud içerisindeki tartışmaları kendi uğraşlarına bir delil olarak sunarlar. 
Talmud'un yapısı gereği Talmud içerisinde bulunan Rabbilerin öne sürdüğü fikirler Yahudilik açısından dogma değildir. Kıyametin ne zaman gerçekleşeceğine dair tartışmada Rabbiler çeşitli zaman fikirleri öne sürmüşlerdir ama tartışmanın sonunda bu günlerin bilinemeyeceği ortaya çıkmış olup aşağıdaki pasaj ile de sabitlenmiştir:


Babil Talmudu Sanhedrin 97b'de "Günlerin sonunu hesaplayanlar lanetlensin" ifadesi geçmektedir.


Şunun bilinmesi gerekir: Talmud Yahudiler için de bir tartışma kitabıdır ve bu tartışma kitabı içerisinde Rabbiler birbirlerine karşıt olan çeşitli fikirler ileri sürerler. Her birisi kendi fikrini  savunur ve anlatının sonunda bu fikirler bir karara bağlanır ve bu konu için de kıyametin tarihinin ne zaman olduğunun bilinemeyeceği kararı alınmıştır. Bu konuda sadece işlerine gelen yerleri alıntılayan kişilerin bu bilgiyi de paylaşması gerekir.

Yuhanna 1:51

1:51

Bu nedenle İsa Mesih Gök ile yeryüzü, Tanrı ile insanlar arasındaki eşsiz köprüdür. İsa, Babası olan Tanrı'yla yakın bir temas kurmuştu ve O'nun eşsiz temsilcisi olarak Tanrı adına konuşmuştu.

Yuhanna 1:42

1:42

"sana Kefas denecek" İsa, Petrus'un Simun olan adını "kaya" anlamına gelen Kefas (Grekçe'de "Petros") olarak değiştirmiştir. Kutsal Kitap kültüründe, bir kişi birinin adını değiştirdiğinde bu; o kişinin yaşamı üzerinde bir tür kontrole sahip olduğu ya da o kişiyle özel bir ilişki içinde olduğu anlamına gelirdi. Kişiye verilen yeni isim, Tanrı ya da tanrısal kişiler tarafından verildiğinde genellikle kişinin kişiliğinin ve hizmetinin önemli bir yönünü yansıtır veya kişinin geleceğiyle ilgili önemli bir şeye işaret ederdi. Örneğin, "İbrahim" "Çokluğun Babası" anlamına gelir ve İbrahim gerçekten de öyle olmuştur.

Yuhanna 1:39

1:39

"Onuncu saat" öğleden sonra saat dörttür. Hem Yahudiler hem de Romalılar günü 12 saate bölerek gün ışığından, yani yaklaşık sabah 6'dan başlatırlardı.

Yuhanna 1:38

1:38

"Neyi arıyorsunuz?" Bu soru oldukça derin bir sorudur. Bazı çeviriler burayı, "Neyi istiyorsunuz?" şeklinde de çevirmektedir. Ama aynı zamanda onlara kalbin derin sorusunu da sorar: Hayatta gerçekten istedikleri şey neydi? Yaşamlarının derin ihtiyaçlarına ulaşmışlar mıydı? Bu hepimizin kendimize sorması gereken bir soru: Hayatta gerçekten ne arıyoruz?

Yuhanna 1:33

1:33

"kutsal ruhla" Buranın Grekçe metninde belirli tanımlık edatı bulunmamakta yani buradaki kutsal ruh ifadesi Tanrı'nın ismi olan Kutsal Ruh değildir. Bu kutsal ruh, Tanrı'nın Pentikost'tan önce bazı imanlılara verdiği ruhsal bir armağandır.

Yuhanna 1:31

1:31

"Onu tanımıyordum" Yahya'nın İsa'yı bir kişi olarak tanıdığı neredeyse kesindir ama burada kastettiği, İsa'yı Gelecek Olan olarak tanımadığıdır. Anne babasının tanıklığına dayanan kişisel bir görüşü olsa bile, vaftize kadar kendi başına ilahi bir onayı yoktu. Bu ifadedeki "ben" kelimesi Grekçe'de vurguludur.